3 Ağustos 2015 Pazartesi

Film Yorumu: Inside Out

Posted by Unknown on 00:52 with No comments

Merhabalar!
Bugün ki yazımız, daha önce bu yazıda bahsetmiş olduğum (tık!) ilk sıradaki animasyon! Başlıktan da anlaşıldığı üzere yazımız Inside Out ile ilgili olacak. Türkçeye Ters Yüz olarak çevirilmiş ki bence Frozen'dan sonra gayet başarılı bir çeviri olmuş. (Frozen'ı Karlar Ülkesi olarak çevirenlere selam olsun.) Yazıda Spoiler vardır. Spoiler yemeden izlemek istiyorsanız sayfayı usulca kapatınız :)
 Maalesef ki, ülkemizdeki ''Animasyon mu? Çocuklar için film işte.'' algısı dolayısıyla Türkçe altyazılı bir şekilde izlemek benim için zaten hayaldi en başından itibaren. Ve sanki ülkede sadece 10 tane insan varmış gibi tüm animasyonları da aynı kişilerin seslendirmesi can sıkıcı bir olay. Bu film için uğraşıldığını söyleyebilirim tabiki. Özellikle Disgust'ı seslendiren her kim ise gayet başarılıydı. Ayrıca burada değinmeden geçemeyeceğim, lütfen çocuklarınıza sinemada yüksek sesle konuşulmayacağını öğretin. Tabii ki sinemaya gitmek en büyük hakları ve ben bu konuda kesinlikle destekçiyim fakat sinema adabını öğrenmeleri, diğer insanları rahatsız etmeyecek şekilde sessiz durmaları gereken bazı yerleri bilmeleri onlar açısından da, animasyonu sadece çocuk filmi olarak görmeyen yetişkinler için de çok daha iyi olacaktır. Pixar'ın bütün filmlerini izlediğimi söyleyemeyeceğim fakat Up, Toy Story gibi yapımları olan bir stüdyodan doğal olarak bunun kadar güzel bir animasyon bekliyor insan.
Filmin başında Pixar kısa bir film sunuyor bize. Klibi tam olarak bulamadım ama yalnız bir volkanın şarkısını anlatıyor diyebilirim. Türkçesi çok güzel olmamış (doğal olarak) fakat orijinal dilinde dinleyince insanın ruhuna dokunuyor gerçekten de. Tabii ki sonunda bizim volkan sevdiğine kavuşuyor.
Pixar böyle kısa filmleri, film başlarına koymayı uzun zamandır yapıyor. Ve ben buna bayılıyorum gerçekten. Zaten film başlamadan bu şarkı sayesinde bir duygusallık çöktü bana. Zaten aşırı duygusal biri olduğum için filmin birkaç sahnesinde bende göz yaşlarımı tutamadım.

 Filmin fragmanını izlediyseniz, duyguları konu aldığını biliyorsunuzdur. Ana karakterimiz Riley'nin doğmasıyla başlıyor hikayemiz. İlk başta tek başına olan Joy yani Neşe'ye daha sonra Sadness yani Üzüntü ve diğerleri katılıyor. Bu şekilde Riley büyürken duyguları da çekirdek anılarını oluşturuyorlar. Bu çekirdek anılarda Riley'nin kişiliğini oluşturuyor. Her şey çok güzel giderken bir gün Riley ve ailesinin San Fransisco'ya taşınmasıyla bütün her şey değişiyor. Joy, Riley'i her konuda mutlu etmeye çalışırken biraz aşırıya kaçıyor ve diğer duygulara pek fırsat vermiyor. Sadness'ın dokunduğu anıların hüzünlü anılara dönüşmesi dolayısıyla Joy ona birçok şeyi yapmamasını ve sürekli uzakta durmasını söylüyor. Olaylar Sadness'ın çekirdek anılara dokunmaya çalışmasıyla tam anlamıyla başlıyor. Joy onu durdurmaya çalışırken anıların depolandığı alana çekiliyorlar ve orada kısılı kalıyorlar. Bu süreçte ana kontroller Disgust, Anger ve Fear'a kalıyor. Çekirdek anılar Joy ve Sadness ile beraberken Riley zor zamanlar geçirmeye başlıyor. Onun karakterini oluşturan değerler birer birer kayboluyor. Film sonunda tabiki her şey düzeliyor. Joy ve Sadness ana kumanda merkezine geliyorlar ve Joy, Sadness olmadan Riley'nin düzelemeyeceğini anladığında kontrolü ona bırakıyor. Bu şekilde Riley karışık duygular içeren çekirdek anılar edinmeye başlıyor.
Bu filmde her anımızın bize bir şeyler kattığı çok güzel bir şekilde anlatılmış. Yaşadığımız her olay bizi biz yapan şeylerdir mesajının yanı sıra üzüntü olmadan sadece mutluluğun olamayacağını da çok güzel yansıtmış.
Ayrıca bu animasyona çocuk filmi diyenlerin kesinlikle doğru düzgün izlemesi gereken bir animasyon.
Bunun yanı sıra sadece üzücü ve gerçekçi bir animasyon değil aynı zamanda bazı sahneleriyle sizi gülme krizine sokan bir animasyon olmuş. Bu komik kısımları daha çok fragmanda zaten yayınlamışlardı fakat benim favori komedi sahnem en son sahneydi; Riley yürürken bir çocuğa çarpıyor ve çocuğun duyguları gösteriliyor. Bütün ekranlarda kız işaretleri var ve bütün duygular çıldırmış gibi ''Kız! Kız!'' diye kaçışıyorlar.
Sonuca bağlamak gerekirse yediden yetmişe herkese tavsiye ediyorum. Kesinlikle mükemmel bir animasyon olmuş. Pixar gene yapmış yapacağını.

Umarım beğendiğiniz bir yazı olmuştur.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!







0 yorum :

Yorum Gönder